Pazar, Kasım 04, 2012

Evim Sensin mi Acaba?

Tempolu bir hafta sonuydu :)

Hiç yapmadığım bir tarifi denedim,

Dua ettim,

Bi günde iki filme gittim,

Üstelik birinde hayatımda bi filmde hiç gülmediğim kadar gülmeme, gülmekten gözlerimden yaş gelip karnıma ağrılar girmesine sebep oldu :)))

Düşündükçe hala gülüyorum :))))

Hangi film derseniz;

Evim Sensin

Evet, yanlış okumadınız

Hakkında okuduğum ilk yorumlarda; kağıt mendil firması sponsor olsa çok başarılı bi sponsorluk çalışması olurdu, Orhan Gencebay galasında sesli ağlamış falan falan :)))

Ağlamayı koymuştuk kafaya giderken, ama gülmekten di'il :))

Aslında gülmeye biletleri alırken başladık,

Kavacık'taki Boğaziçi sinemaları bilgisayarın icadından önceki yıllarda olduğu gibi fotokopiden bi oturma planı üzerine çarpı koyup, oturacağımız yeri elimize verdiği koçanın üzerinde yazarak fitili ateşledi :))))

Salon da alıştıklarımızdan oldukça farklıydı, film kopar mı ki acaba, Allah göstermesin deprem yangın bi'şi olsa n'olur???

Tamam gülme krizine yakalanmamızın tek suçlusu film değil ortamın da katkısını yadsıyamam :)))

Filme gelirsek;

Fahriye Evcen gerçekten çok başarılı, çocuksu ve cikleyen tavırları hoştu...

Ve esas oğlan, inşaatta çalışan bi marangoz...

Ama bi amerikan şantiyesinden buraya yanlışlıkla düşmüş gibi; giyim, kuşam, hal ve hareket...


Ülkemizde ki inşaatlarda çalışan böyle işçiler varsa bütün piyasa mekanların pabucu dama atılır ona göre :)))

Gerçi filmde bi tek o öyleydi, kalan hepsi "bildiin amele" -yanlış anlaşılmasın ben söylemiyorum filmdeki replik aynen bu-

Eeee tabi böyle amerikanvari inşaat işçisine de ağır çekimde, güneşi arkasına alıp yürüdüğü cool sahneler çekilmese ayıp olurdu...

Filmin ilk yarısında kafada böyle bi imaj oluşunca ikinci yarıda pek bi ağlama performansı beklemiodum zaten

Ama film di'il de arkadan gelen hıçkırıklar bizim zaten daha önce yanmış ta sönmüş olan fitili tekrar ateşledi :))))

Hayır işin kötüsü güldükçe koltuk sallanıyo, tam sakinleşecekken yanımdaki koltuğun devam eden gülme sarsıntısı başa döndürüyo beni de :))))

Filmin sonunda birden ekran kararmasın mı,

dedik "hah film koptu"

elektrikler kesilmiş, jeneratör devreye girdi sanırım...

bi kaç dakka sonra elektrik gelmiş olsa gerek bi daha karardı ekran...

Velhasılı kelam gözlerimizde yaş, yüzümüzde koca bi sırıtmayla çıktık sinemadan

Ama sen misin bu kadar gülen,

Günün bombası Kavacık'tan çok uzakta Merter'de bindiğim taksinin filmin son sahnelerine doğru görünen kapısında "Deniz Taksi - Ataköy" yazan taksiye binmem oldu...

Filmde gördüğümde "hah zaten Özcan Deniz'in filmindeki takside ancak Deniz Taksi olur, bunu da uydurmuşlardır" demiştim :)))))))))



1 yorum:

Adsız dedi ki...

Şu Özcanı da hiç sevemedim gitti..:)