Çarşamba, Haziran 04, 2008

Çanakkale-Gelibolu gezi notlarıma uzun uzun devam etmek istiyordum ancak yine aynı döngüye giriyorum. Uzun uzun yazmak için erteliyorum; aklımda onlar olduğu için de başka bi şeye konsantre olamıyorum.

Seyahatimin kalanında Çanakkale'deki Çimenlik Kalesi'ni ve Çanakkale Arkeoloji müzesini gezdik. Özellikle Truva'da bulunan milattan öncesine ait eşyalar, Hadrian heykeli, lahitler ve özellikle MÖ 2000 yılına ait afrodit heykeli çok etkileyiciydi.

Arkeoloji müzesinin bahçesinden tarihteki Yonca figürü :)
Çanakkale sahilindeki sahte Truva Atı (filmde kullanılan) ve güneş saati görülebilecek diğer şeyler.



Gezimiz boyunca Çanakkale Boğazı'nın iki yakasını birbirine bağlayan tüm feribot iskelelerini kullandık. Kilitbahir, Eceabat, Lapseki karşılıkları da Çanakkale ve Gelibolu.

Çanakkale'yi gezdiğimiz gün dönüşte Lapseki üzerinden Gelibolu'ya geçmeye karar verdik. Avrupa tarafında göre çok daha düz olan yörede Çanakkale Ovasını ve pek çok meyve bahçesini gördük. Düzlüklerde seyahat etmek alabildiğince ufku görmek değişik bir duygu. Karadeniz ve Ege gibi dik yamaçlı yollardan sonra.


Gelibolu zaten konakladığımız yer olduğu için en yakını en sona bırakmıştık. Fakat Gelibolu o kadar zengin bir tarihe sahip ki, ancak bir kaçını gezebildik.

Lapseki'den Gelibolu'ya geçerken denizden Gelibolu
En çok görmek istediğim Gelibolu Mevlevihanesi'ydi. Gerçekten çok güzel bir yapı. Eminim orada Sema töreni izlemek çok etkileyici olurdu. Üstelik teyzemin evine yürüyerek sadece 10 dakika mesafede.


Gelibolu Hamzakoy’da bulunan Gelibolu Mevlevihanesi, Mevlevihaneler arasında en büyük alana yayılmış olduğu kadar, en büyük semahaneye de sahip olanıdır. Günümüze bu mevlevihanenin semahane-türbe binası ile iki taç kapısı gelebilmiş.


Bölgede çok sayıda türbe var. En meşhurlarından biri de Bayraklı Baba. Dileğiniz olduğunda türbeye gelip bayrak asıyorsunuz. Demek o kadar çok dilek gerçekleşmiş ki bayraklardan neredeyse türbe görünmüyor.


Aynı gün öğleden sonra da Gelibolu'nun güneş ve denizinin tadını çıkaralım dedik. Gelibolu'ya 10 km mesafede ki Güneyli'ye gittik. Saroz Körfezi'nin berrak sularında deniz sezonunu açmak gerçekten çok keyifliydi. Ayrıca koyun ucundaki küçük tepe güneş batışını seyretmek için güzel bir yer bence.

Bahsettiğim tepeden koyun görünüşü
Henüz tatilciler sezonu açmadığı için, her yerde tadilat ve bahçe işleri vardı. Sanırım benim için tatil bu zamanlar demek, en güzel yerler sadece bize ait.

2 yorum:

neseileberaber dedi ki...

Oraları gezmek havasını içime çekmek toprağına basmak o kadar çok istiyoum ki inş. bir gün bende gezer görürüm oraları.

Dört Yapraklı Yonca dedi ki...

dilerim en kısa zamanda gidersin :)