Perşembe, Eylül 01, 2011

Geceyarısı notları

1 Eylül, saat 01:13

hiç yazmayı düşünmezken, okuduğum son sayfaya ayracı koyup kapatırken; okurken aklıma gelen daha sonra bunları yazmalıyım diye düşündüğüm şeylerin üzerinden bir kez uyku silindirini geçirdikten sonra bir daha ayağa kaldıramayacağımı bildiğimden açıp bilgisayarımı yazmaya başladım.

gece oturmayı sevmeyen birisi olarak bir kitaba en başlanmıycak saatte geceyarısını geçtikten sonra başlamak bütün düzenini bozduruyor insana.

106. sayfada verdiği ilk aradan sonra yatıp uyumak yerine tuşlara basmaya başlıyor.

Okuduğum kitabı beğendiğim zaman yazarcılık oynamak istiyorum, detaylı anlatımlarla yazdıklarımı zenginleştirmek ruhumu tatmin etmek istiyorum. Ama her seferinde  renkli ayraçlarla işaretlediğim yerleri, kitap bitince topluca üzerinden geçerim dediklerim bir günden diğerine geçemiyor.

Ama bu kez öyle olmasına izin vermiyorum, tatiller de bunun için di'il midir zaten; yapamadıklarını yapabilme özgürlüğü....

Diken dikenim son bi kaç gündür...

Ama dikenlerim kimsenin farkedemeyeceği kadar içerde; söylediklerim, yaptıklarım, yapmadıklarım, tahammülsüzlüklerim, takılıp kaldıklarım sadece benim farkında olduğum ve beni huzursuz eden...

Hayatta denk gelen benzer acıların bir ailenin kaderine nasıl yazıldığını ve peşini bırakmadığını pekiştirdi beynimizdeki inanç kayıtlarını tutmakla sorumlu bölgesi...

yıllar önce genç yaşta kocasını kaybeden bir kadının 3 çocuğuyla yalnız kalması, yıllar sonra o üç çocuktan en büyüğünün babasının öldüğü yaşlarda ölmesi ve geride yine 3 çocuk bırakması;

yine başka bir kadının yıllar önce kocasını genç yaşta kaybetmesi, çocuklarıyla yaşama tutunması ardından o kadının kızlarından birinin kocasını geçenlerde aniden kaybetmesi. Yıllar önce annesinin yaşadıklarını yaşaması aynı kaderi sürdürmesi.

Kuantum, metafizik, tetafizik hepsi bu yazgılardan kendine bir pay çıkarır şüphesiz ama tüm bunlardan bağımsız garip geliyor bana bu tesadüf.

peki  nereye bağlanacak bu yazının sonu, konusu???

hiç bi yere, yazılan parçalar bile birbirinden bağımsız. benim dikenlerimle benzer acıları yaşayan ailelerinin hiç mi hiç alakası yok.

oturup kitabıma kaldığım yerden devam edebilir, sabah ezanlarında son sayfalarını bulabilirim. Ama kitabı da kitap gibi okumak istiyorum. Eline alıp makul bir miktar okuyup bırakmak, daha sonra kaldığın yerden devam etmek.

ve şimdi yatmalıyım ki, yarın kitabıma devam etmeliyim...

1 yorum:

Asortik Krep dedi ki...

Sen aklına geldiğinde yaz bence :)