Salı, Haziran 20, 2006

Ben o taşlardan hiç düşmedim

Sular tehlikeli. Kaygan zeminde yürürken kayıp düşmek an meselesi.

Çocukken –ki bazen hala yaparım- kaldırım kenarlarında iki yanı boş sadece bir ayak genişliğindeki taşların üzerinde yürürdük. Bazen koşardık. Sağa sola sendeleyip hep orta denge noktasında kalıp düşmemeyi başarırdık. O günlerin alışkanlığı olsa gerek, düz yolda da tek sıra taşın üzerindeymişcesine yürüdüğümden çocukken az uğraşmadılar benimle :)))))

Büyüdük. Artık kaldırım taşları yerine gerçeklerin, bazen de hayallerimizin, umutlarımızın üzerinde yürüyoruz. Kimi zaman esen rüzgar, yaramaz bir çocuğun gelip bizi itmesi; dengemizi bozup yalpalamamıza, düşme tehlikesi geçirmemize neden olsa da geçmiş tecrübelerimizle toparlayıp yeniden düzeltiyoruz bedenimizi.

Çocukken o kadar çok şeyi öğrenmişiz ki aslında farkında olmadan. Oyunlarımızda, arkadaşlıklarımızda, kavgalarımızda, aşklarımızda o günkü halimizle algılayamayacağımız ama bugünümüzde farkettiğim o kadar çok gerçek varmış ki.

Ben o kaldırım taşlarından hiç düşmedim.