Cuma, Temmuz 22, 2005

Serin Davet - Şelale


Kavurucu sıcağın içinde toprak yoldan ilerlediğinizde birden serin bir vadinin içinde buluyorsunuz kendinizi. Yeşil’den başka renk yok sanki. Büyük ve sık yapraklı ağaçlar arasında ilerlerken sağ tarafta bir derenin aktığını farkediyorsunuz. Bazı noktalarda da dereye dökülen küçük şelalelerin olduğunu. Sudan üç - dört metre yükseklikteki tahta köprüyü geçerek derenin öteki tarafına geçildiğinde bir kaç dakikalık bir tırmanma yolu başlıyor. Hatta bazı yerlerde rahat çıkılabilmesi için küçük tahta basamaklar bile var. Üç - dört metre aşağıda bir dere akıyor; ayaklarının hemen yanında daracık oluk gibi buz gibi berrak bir su. Yürürken zaman zaman bu suyun içine de bir adım atmaktan kendinizi alamıyorsunuz. Ağaçlar o kadar sık ki; güneş sadece belli bölgeleri aydınlatabiliyor. Masal gibi ortamın nedenlerinden biri de bu bence.

Küçük yürüyüşün ardından karşınızda şelale...

Birbirine bağlı küçük küçük havuzlardan en derini şelalenin aktığı yer; sanırım iki - üç metre derinliğinde. (Bundan 10 sene önce şelaleye ilk gittiğimde atlayanlar vardı. Ancak şimdilerde yasak tabelası koymuşlar; çünkü ufak bir denge kaybıyla sadece bir metre derinliğe de düşebilirsiniz). Etrafı kocaman kayalarla çevrili bu düzlükten çıkıp tekrar tırmanma yoluna döndüğünüzde bir dakika sonra başka bir doğa harikası ile karşılaşıyorsunuz.


Sol tarafınızda oyuklardan oluşan yüksek bir kayanın üzerinden dökülen bir şelale. Biraz cesaretle tırmandığınızda oyuklardan birine rahatlıkla yerleşerek kendinizi soğuk suyun akışına bırakabiliyorsunuz. Müthiş bir duygu. Kimi yerde bileğinize kadar ; kimi yerde dizinize kadar suya girdiğiniz kaya havuzlarında yürümeye devam ettiğinizde; derenin yukardan gelen kaynağına doğru ilerleyebiliyorsunuz. Tam bu noktada büyük bir ağacın bir zamanlar dal olan ancak şimdi gövde diyebileceğimiz geniş bedeni derenin üzerine eğilmiş manzaranın biraz daha güzelleşmesine katkı sağlıyor. Ormanın sessizliği yada kendine özgü sesi ve yüksekten akan şelalelerin çıkardığı uğultu gerçek dünyayla ilgili hiç bir şey düşünmenize fırsat bırakmıyor.

Ağacın sol tarafından yukarıya doğru tırmandığınızda oyuklu kayanın tepesine ulaşıyorsunuz.. Yine yanlardan akan küçük su kanalları.


Şelale’de yüzmek diyemiycem çünkü yüzebilecek kadar derin ve geniş değil, ancak o suyun içinde olmak; orayı yaşamak çok rahatlatıcı. Ve bence oraya gitmişken bütün günü orada geçirmek en doğrusu.


Gitmek isteyen olursa; Marmaris Orhaniye’de bulunan Turgut köyünü hemen geçtikten sonra Şelale tabelasını göreceksiniz. Yoldan 200 m içerideki şelale mevkiine toprak yolla araçla gitmek mümkün. Marmaris’te günübirlik düzenlenen jeep safarilerin mutlaka uğrak yeri. Ancak bunun dışında Marmaris’teki tüm minibüslerin kalktığı yerden Turgut Köyü şelaleye giden minibüsler de var.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Best regards from NY! »